NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
وَمُحَمَّدُ
بْنُ
الْعَلَاءِ
قَالَ عُثْمَانُ
حَدَّثَنَا
وَقَالَ
ابْنُ
الْعَلَاءِ
أَخْبَرَنَا
أَبُو
مُعَاوِيَةَ
حَدَّثَنَا
الْأَعْمَشُ
عَنْ
مُسْلِمٍ
عَنْ
مَسْرُوقٍ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ
قَالَ مَنْ
شَاءَ
لَاعَنْتُهُ لَأُنْزِلَتْ
سُورَةُ
النِّسَاءِ
الْقُصْرَى
بَعْدَ
الْأَرْبَعَةِ
الْأَشْهُرِ
وَعَشْرًا
Abdullah İbn Mes'üd'dan;
demiştir ki;
Kim isterse onunla Kısa
Nisa (Talâk) sûresinin (kocası ölen bir kadının iddet süresinin) dört ay on gün
(olduğunu ifâde eden) âyetten sonra indiğine dair haksıza lanet okuma yarışına
girebilirim.
Diğer tahric: Nesai,
talak; İbn Mace, talak (2030)
Metinde geçen
"kısa Nisa sûresi" ifâdesinden maksat "gebe kadınların bekleme
süresi yüklerini bırakmalarına kadardır."[Talak 4] âyet-i kerîmesinin
dahil olduğu Talâk Suresi'dir. İbn Mes'ûd (r.a.) bu âyetin "içinizden
ölenlerin geriye bıraktıkları eşleri dört ay on gün bekleyip kendilerini
gözetirler..."[Bakara 234.] âyetinden sonra geldiğini ve bu hususta
tartışmaya hazır olduğunu söylemekle, "iki âyetin arasını te'lif ederek
her ikisiyle de amel etmek gerekir. Bunun için kocası ölen hâmile bir kadın
iddet beklerken iki âyetin belirttiği iki sürede kendisi için en uzun süreyi
beklemesi gerekir" diyen Hz. Ali'ye cevâp vermek istemiştir.
Hz. İbn Mes'ûd'un bu
sözünden onun, kocası ölen kadınların çocuklarını dünyaya getirmekle
iddetlerinin sona erdiği görüşünde olduğu anlaşılır. Cumhuru ulemâ da bu
görüştedirler. Nitekim bir önceki hadîs-i şerîfin şerhinde de açıklamıştık.
Ayrıca bu hadîs-i şerîf
Talâk sûresinin dördüncü âyetinin Bakara sûresinin 234. âyetinin genel olan
hükmünü tahsis ettiğini ifâde etmektedir.